Untitled Document İKİYÜZELLİSEKİZİNCİ MEKTÛB

 

Bu mektûb, Şerîf hâna yazılmışdır. Allahü teâlânın yakın olduğunu açıklamakdadır:

Allahü teâlâya hamd olsun. Onun seçdiği temiz insanlara selâmlar olsun! Lutf ederek göndermiş olduğunuz kıymetli mektûbunuz gelerek, biz fakîrleri çok sevindirdi. Allahü teâlâ da sizi sevindirsin!

Yavrum! Allahü teâlânın bizlere, kendimizden dahâ yakın olduğu, Kur'ân-ı kerîmde bildirilmişdir. Ammâ ne yapalım ki, Allahü teâlâ, akllarımızın, düşüncelerimizin ve bilgimizin ve anlayışımızın ötesindedir. Ötelerin ötesidir. Şunu da biliyoruz ki, bu ötelik, uzaklık, yakınlık bakımından olup, uzaklık bakımından değildir. Allahü teâlâ, her yakından dahâ yakındır. Hattâ, Onun bir olan zâtı ya'nî kendisi, bize sıfatlarından dahâ yakındır. Hâlbuki bizler, o sıfatlarla var olduk ve varız. Bunu akl anlıyamaz. Çünki birşeye başkasının, kendinden dahâ yakın olmasını düşünemez. Bunu açıklıyabilmek için, bir misâl aradım ise de, bulamadım. Bu bilgi, kesin olarak (Nass) a, ya'nî Kur'ân-ı kerîme dayanmakdadır. Doğru olan keşfler de, böyle olduğunu gösteriyor. Tarîkat sâhibleri, tevhîdden ve birleşmekden söz etmişlerdir. Yakınlıkdan, berâber olmakdan uzun uzun konuşmuşlardır. Fekat, Allahü teâlânın çok yakın olduğunu hiç söylemediler. İnsanları şaşkınlıkdan kurtaracak bir açıklama yapmamışlardır. Şaşılacak şeydir ki, Allahü teâlânın bize çok yakın olması, bizim Ona çok uzak olmamıza sebeb olmuşdur. Bunu iyi anlayınız. Sözümüzde işâretler ve beşâretler vardır. Size ve doğru yolda olanlara ve Muhammed Mustafânın "aleyhi ve alâ âlihissalevâtü vetteslîmâtü etemmühâ ve ekmelühâ" izinde gidenlere selâm olsun!